Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin (MÜSİAD) Ankara JW Marriott Otel’de düzenlediği “2023 Yılı Değerlendirmesi ve 2024 Yılı Beklentileri” konulu toplantıya katıldı.
Konuşmasında küresel ekonomik görünümü değerlendiren Şimşek, 2023’te küresel ekonomide büyüme ve küresel ticaretin yavaş seyrettiğini, enflasyonun düştüğünü ve emtia fiyatlarının bir miktar gerilediğini ifade etti. Küresel ticaretin 32 trilyon dolardan 30,5 trilyon dolarlık seviyeye indiğine işaret eden Şimşek, hizmet ticaretinde artış, mal ticaretinde ise ciddi bir yavaşlamanın söz konusu olduğunu dile getirdi.
Şimşek, 2024 yılına ilişkin küresel beklentilere de dikkati çekerek, “Büyüme zayıf seyredecek. Enflasyonda düşüş devam edecek. Sıkı finansal koşullardan, sıkı para politikasından daha gevşek bir para politikasına doğru 2024’te evrileceğiz.” diye konuştu.
Türkiye’de büyümenin 2023’te güçlü seyrettiğine işaret eden Şimşek, Türkiye’nin, Orta Vadeli Program’daki (OVP) yüzde 4,4 hedefinin gerçekleştirilmesi durumunda küresel ortalamanın bir buçuk katından daha hızlı büyüyor olacağını söyledi.
Şimşek, OVP’ye sahip çıkarak zorlu küresel koşulları Türkiye için fırsata dönüştürmenin peşinde olduklarını bildirdi. Fiyat istikrarını destekleyerek mali disiplini sürdürdüklerini belirten Şimşek, sürdürülebilir cari açık ve rezervin, programın hedefleri arasında yer aldığını aktardı. Sürdürülebilir büyümenin nihai amaçları olduğunu bildiren Şimşek, programın özünün fiyat istikrarını sağlamak olduğunu anlattı.
“Bütçe disiplini sağlanmaya yönelik adımlar başarılı oldu”
Fiyat istikrarının önemine işaret eden Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yatırım iklimini iyileştirmek, önünü görebilmek, kaynakları verimli alanlara kanalize etmek, Türkiye’nin risk primini düşürmek ve daha adil gelir dağılımı için fiyat istikrarına ihtiyacımız var. Fiyat istikrarını nasıl sağlayacağız? Enflasyonu düşürerek sağlayacağız. Bunu nasıl yapacağız? Talebi yönetmek için para politikasında bir sıkılaşma gerekiyordu. Bunu yaptık, yapıyoruz. Destekleyici maliye ve gelir politikaları önemli hususlardır. Maliye politikası deprem hariç dezenflasyonu destekleyici oldu. 2023 bütçe sonuçları yakında açıklanacak. Deprem hariç bütçe disiplinini önemli ölçüde sağlanmaya yönelik attığımız adımlar başarılı olmuştur. 2024’te de aynı perspektif olacak.”
Maliye politikasının da dezenflasyonu destekleyici olması gerektiğinin altını çizen Şimşek, dezenflasyonun sadece para politikasıyla olmayacağını, yapısal reformlar, maliye ve gelirler politikasıyla da desteklenmesi gerektiğini belirtti. Toplumun bütün kesimlerince programın desteklenmesi gerektiğine dikkati çeken Şimşek, programın ancak o şekilde başarılı olabileceğini söyledi.
Şimşek, enflasyona yönelik olarak ise “Enflasyon yüksek olduğu için Merkez Bankasının uhdesinde olan parasal sıkılaşma bir süre sıkı kalacak. Daha sonra enflasyon düşüşündeki başarıyla birlikte Türkiye, küresel normlara uygun gerekli adımları atacak. Bizim patikamız bu.” değerlendirmesinde bulundu. Şu anda hem çekirdek hem de manşet enflasyondaki aylık artışların program hedefleriyle uyumlu gittiğine işaret eden Şimşek, “Ocak ayı bir istisna, her sene öyledir. Ama trendin esas itibarıyla bozulmasını beklemiyoruz.” dedi.
“Kredi notunda artış bekliyoruz”
Yıllık enflasyondaki hızlı düşüşlerle birlikte, enflasyon beklentilerinde de hedefe doğru yakınsama görüleceğine inandıklarını ifade eden Şimşek, “Dezenflasyon programı, Türkiye’de makro finansal istikrarı sağlamamızda yardımcı oldu. Yani programın ortaya konulmasıyla birlikte öngörülebilirlik nispeten arttı. Kredi notunda artış bekliyoruz. Görünümde artışlar başladı. Uzun vadeli finansmana erişim başladı. Sürdürülebilir yüksek büyümenin temellerini atmaya başladık.” ifadesini kullandı.
Şimşek, bütçe açığının, deprem harcamaları hariç, milli gelire oranını yüzde 3’ün altında tutmak için çalıştıklarını belirterek, bu yıl da bu hedefle uyumlu olmaya devam edeceklerini bildirdi.
Kamu harcamalarını rasyonelleştirmeye yönelik çabaların devam edeceğini aktaran Şimşek, kamunun kaynaklarının üretken alanlara aktarılacağını ifade etti.
Mali disiplinin ve bütçe açığının önemine de işaret eden Şimşek, “Vergi reformuyla daha adil bir vergi sistem arzuluyoruz. Kayıt dışılığın azaltılması ve kayıt dışıyla mücadele, 2024 ve sonrasında çok önemli eksenlerimizden birisi olacak.” dedi.
Şimşek, yapısal dönüşüme kaynak ayrılması gerektiğini belirterek, “Ben sizin (MÜSİAD üyeleri) yerinizde olsam Ulaştırma ve Altyapı Bakanımızdan bir talepte bulunurdum. Bütün sanayi üslerini limanlara bağlayın. Neyle, demir yoluyla. Neden? Çünkü daha rekabetçi olacaksın. Bunun için kaynak lazım. Bakanımız da zaten bunu planlıyor, biz de kendisine 70 milyar dolarlık bir alan oluşturacağız. Demir yollarına yatırım önemli. Biz demir yoluyla eğer OSB’lerden malı fabrikaya yükleyebilirsek, sonra onu limandan tekrar gemiye yükleyebilirsek daha rekabetçi olacağız.” diye konuştu.
“Depremle ilgili harcamalarda kısıt koymadık”
Şimşek, Türkiye’nin, yüzyılın afetini yaşadığını ve hızlı şekilde depremin yaralarını sarmak için ne gerekiyorsa yaptığını anlattı. Depremle ilgili harcamalarda kısıt koymadıklarına dikkati çeken Şimşek, bu yıl da depremle ilgili yaraların sarılması için imkanları seferber edeceklerini söyledi.
Borcun sürdürülebilir olmasının sürdürülebilir büyüme açısından önemli olduğunu belirten Şimşek, yapısal dönüşüm için kaynak gerektiğini ve bu yüzden mali disiplini sürdürmelerinin önem taşıdığını ifade etti.
Son 20 yılda bütçe açığının milli geliri oranının ortalama yüzde 2,4 ile Maastricht Kriterleri olan yüzde 3’ün altında gerçekleştiğini aktaran Şimşek, bu durumu devam ettirmek istediklerini bildirdi. Şimşek, bu durumu devam ettirmek için tüm tedbirleri aldıklarını dile getirdi. 2025’ten itibaren ortaya koyacakları ilave çabayla birlikte deprem hariç bütçe açığını yüzde 3’ün oldukça altına çekeceklerini ifade eden Şimşek, Türkiye’nin toplam borcunun milli geliri oranının gelişmekte olan ülkelerin ortalamasının altında olduğunu kaydetti.
“Mal ve hizmetlerde muazzam teşvikler getirmeye devam edeceğiz”
Ekonomi programının hedeflerinin fiyat istikrarı, mali disiplin ve cari açığı sürdürülebilir düzeye çekmek olduğunu belirten Şimşek, makro finansal risk oluşturmayacak cari açık rakamının yüzde 2,5 ve altı olduğunu ve bu seviyelerin sürdürülebilir olacağını ifade etti.
Şimşek, finansal istikrarı güçlü şekilde tesis edebilmek için rezerv birikiminin önemine işaret ederek, başarılı dezenflasyon programlarının en önemli çıktısının, o ülkelerin para birimlerinin reel olarak değer kazanması olduğunu dile getirdi.
Cari açığı azaltmak için yapılacakları da anlatan Şimşek, sıkı para ve maliye politikasının iç talebi yumuşatacağını, tasarrufları artıracağını kaydetti.
Şimşek, bir taraftan yeşil dönüşüm bir taraftan yerli üretimle enerjide dışa bağımlılığı azalttıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Mal ve hizmetlerde muazzam teşvikler getirmeye devam edeceğiz. Eğer ihracat yapmıyorsanız, lütfen ‘2024 ve sonrasında ihracat yapacağız’ diye planlama yapın. Çünkü biz sizi destekleyeceğiz. Doğru politikalar beraberinde portföy tercihlerini getirecek. Portföy tercihleri içeride ve dışarda TL lehine olacak. Şu ana kadar öyle gidiyor. Uluslararası yatırımların da öngörülebilirlik arttıkça yükseleceğine inanıyorum. Yurt dışı yerleşiklerin TL varlık tercihi burada önemli bir faktör. Cari açık neden önemli? Çünkü dış finansman ihtiyacında azaltmaya gidilecek, ülkenin dışarıdan daha makul maliyetlerle finansman bulmasının önünü açacak, dış borcu daha sürdürülebilir bir patikaya oturtacak. Makro finansal istikrara katkıda bulunacak. Genel anlamda istikrar ve öngörülebilirlik artmış olacak. Rezerv birikimi de Türkiye’nin kur oynaklığında azaltmayı, risk priminde düşüşü, finansal şoklara karşı korunaklı olmamızı ve yatırımcı güveninde artışı sağlayacak. Hiçbir hedefin gelişi güzel konulmadığını bilin. Rezerv birikiminde, cari açığı azaltmada ve enflasyonu kontrol altına almada mesafe katettik. İlk günden beri ‘2024’ün ikinci yarısı’ dedik. Siz bugün tedbir alıyorsunuz, onun yansıması zaman alıyor. Çünkü bütün dünyada para politikası gecikmeli bir aktarım mekanizması üzerine çalışır. Bu enflasyon düşecek ama yılın ikinci yarısında yıllık bazda düşecek. Aylık bazda düşüşler zaten başladı.”
“Cari açığın yüzde 2,5 civarı sürdürülebilir bir patikaya oturacağına inanıyoruz”
Şimşek, cari işlemler açığının son 20 yılda ortalama milli gelirin yüzde 4’ü olduğuna dikkati çekerek, bu rakamın yüzde 2,5 eşik değerin üzerinde bulunduğuna işaret etti.
Geçen yıl altın ithalatının 30 milyar dolarla rekor kırdığını anımsatan Şimşek, “Bu tamamen portföy tercihi olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de para politikasındaki normalleşmeyle bu tercihin değişeceğine inanıyoruz. Dolayısıyla para ve maliye politikasındaki sıkılaşma ve altın talebinin ılımlı hale dönmesiyle cari açık azalacak. Biz program dönemi sonunda 2025’ten itibaren altın dahil cari açığın yüzde 2,5 civarı sürdürülebilir bir patikaya oturacağına inanıyoruz. Cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çekip bir taraftan kamunun bir taraftan özel sektörün tasarruflarını artırmasını sağlayacak politikaları uygulayacağız.” diye konuştu.
“Kurla ilişkili öngörülerinizi destekleyen hiçbir husus yok”
Şimşek, iş adamlarına üretken ve aldıkları krediyi çok rahat şekilde geri ödeyebilecek alanlara yatırım yapmaları tavsiyesinde bulundu.
Türkiye’nin hem net hem de brüt rezervlerinin öngörülerinin üzerinde arttığına dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:
“Dolayısıyla sizin TL’nin geleceğine ilişkin tereddütlerinizi destekleyen bir trendde değiliz. Ne dezenflasyon programı ne rezerv birikimi ne cari açıktaki trend ne de para politikasındaki duruş sizi destekliyor. Şu andaki politika çerçevesinde bakarsanız sizin kurla ilişkili öngörülerinizi destekleyen hiçbir husus yok. Güçlü, sürdürülebilir ve yüksek büyüme ana hedefimiz. Bunu yapmak için iç talebi yumuşatıp dış talebi destekleyecek politikaları devreye alıp hepinizi ihracatçı yapmak istiyoruz. Sektörel ve coğrafi çeşitlendirme sizin için çok değerli, kırılganlığınızı azaltır. MÜSİAD yönetiminden istirhamım var, bütün üyelerine nasıl ihracatçı olacakları yönünde program hazırlasınlar, biz de destekleyelim. İç talep yavaşlayacak, programın çıktısı bu… İç talep ılımlıyken ve AB toparlanıyorken ihracatı önceliklendirelim.”
“Net ihracatın büyümeye katkısını artırmak istiyoruz”
Türkiye’nin son 20 yılda yüzde 5,4, 100 yılda ise yüzde 4,8 büyüdüğünü belirten Şimşek, buradaki sorunun iç taleple büyümeden kaynaklandığını aktardı. Şimşek, “Gelin hep birlikte yapısal dönüşümü başaralım. Sizi destekleyelim. Siz de bunu başarın. Yüksek sürdürülebilir büyüme istiyoruz. Sadece iç taleple büyümek doğru değil, net ihracatın büyümeye katkısını artırmak istiyoruz.” dedi.
Şimşek, yatırım ortamını daha da iyileştireceklerini belirterek, sermaye piyasalarını derinleştirmeyi ve makul maliyetlerle, uzun vadeli finansmana erişim için enflasyonu tek haneye düşürmeyi istediklerini söyledi.
Reformların beklentilerde iyileşme sağlaması nedeniyle yapısal reformların bu programın en önemli ayağı olduğuna dikkati çeken Şimşek, rekabet gücünün reformla artırılabileceğinin altını çizdi.
Şimşek, kalıcı rekabet gücünün kur üzerinden değil, verimlilik ve inovasyonla kazanılabileceğini vurgulayarak, bunun da reform ve yatırım gerektirdiğini ifade etti.
“Not artışı gelecek, buna inanıyoruz”
Ekonomi programından sonuç almaya başladıklarını belirten Şimşek, Türkiye’nin risk priminin 700 seviyelerinden 300’e kadar indiğini, kur oynaklığının azaldığını söyledi. Şimşek, seçim sonrası programa içeride ve dışarıda güvenin daha da pekişeceğini dile getirdi.
Ekonomide dengelenmenin başladığına işaret eden Şimşek, “Net ihracatın pozitif katkıya, iç talebin de ılımlıya döndüğü bir dönemin arifesindeyiz. Cari açıkta yıllık bazda düşüş başladı, devam edecek. Yıllık enflasyonun düşmesiyle beklentilerde iyileşme hızlanacak. Not görünümünde iyileşme başladı. Henüz not artışı yok ama gelecek, buna inanıyoruz.” diye konuştu.
Yüksek teknoloji ürünleri için destek
Şimşek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın net bir şekilde ortaya koyduğu önceliğin, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat olduğunu aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:
“Rekabet gücünüzü, istihdamı ve çalışanları desteklemek için 2024 yılında 630 milyar liradan fazla bir gelirden vazgeçeceğiz. Yüksek teknoloji yatırımlarına destek vereceğiz. Belirlediğimiz 284 yüksek teknoloji ürün var. Siz (iş dünyası) onlardan birini üretip talip olun. Hiçbir sübjektif kriter olmadan, tamamen teknik bir çerçevede başvurunuz. Biz 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli Türk lirası kredi vereceğiz. Faizi de bugünkü piyasa faizlerinin üçte biri civarında olacak. Reeskont kredi imkanlarını 10 kat artırdık. İnanıyorum Merkez Bankamız bu ay bunu daha da artıracak.”
GÜNDEM
16 Kasım 2024SPOR
16 Kasım 2024GÜNDEM
16 Kasım 2024SPOR
16 Kasım 2024SPOR
16 Kasım 2024GÜNDEM
16 Kasım 2024GÜNDEM
16 Kasım 2024